MUNEVVER YOLCU



Ey münevver yolcu!

Cesaretini ve hoşgörünü takdir, 

özgürlüğünü teşvik ve sana tesekkur ederek , 
takdir teşvik ve teşekkür kutsal üclemesini tamamliyorum. 
Sana inanmıyorum. 
Seni biliyorum. Anlıyorum. 
Bildiğimi değil, yazdığını okuyorum. 
Bu daha güzel. 
Sen ve ben, 'sen'li 'ben'li özgünlüğümüzün özgür çıplaklığında, 
 'sen'den ve 'ben'den korkmamayı, 
kopmamayı öğrendik. 
Yolun açık, 
cebinde dudağının kanını sileceğin, 
hep bir pamuklu mendilin olsun.
Sakın dönme!


Ya da;
bırak dönsün rüzgar. 
Nigar olan yoldur. 
Şimdi yolda olmak var.

6 aralık '16, Jourdain/ Paris
Omer Devrim Karatop

KENDİM



KENDİM

Bıraktım kendi halime kendimi, kendimden soğudum.
Kar altında bir istasyon kanepesi gibi
öyle, boşlukta durdum.
Kar altında donmak zahiri idi,
zira kendimi kavganın ortasında yalnız buldum.
Kavganın ta orta yeriydi
45'lik kalbim, keza hep söndüm.
Söner sönmez yandım.
Hayat, kar altındaydı hep iyi mi,
hataların toplamı, kar altındaki.
Dinime imanıma sövdüm,
sonra derhal yanlıştan döndüm.
Meydanda semah dönmekti,
kurşun dökmekti semaya, keza zehir.
Ter dökmekti,
ekmekti zahir.
Zikir, dönmekti.
Dönüş, zerk eyledi tekrarı,
tekrar er meydanına döndüm.
Lakin yorgunum zahir.
Yol için yolda çektiğim kahır,
bu kez biraz fazla ağır.
Fakat mücrim gibi sıkışsa da bu bağır,
ben bu alemde kavgaya doğdum.


Ömer Devrim Karatop
29 ekim '16/ Rembuteau Paris

DIYALOGLAR (42)




"İnsan zamanı durdurmak istediği yere aittir.
İki insana birbirlerine aşık olduklarını söylersen, olurlar.
Aşksız bir kadın, güneşsiz bir çiçek gibidir, solar gider." dedi Amelie.


"Insan zamanı durdurmak istediği yere aittir evet, ve zamanı durduramayacağını biliyor oluşunun sonsuz ve ağır zincirleriyle bağlı." dedim. 

"Unutmayı öğütlüyorlar hep. Bunu becerebilen mutlumtrak olarak devam ediyor hayatına. Tuz ruhunu ruh sanarak. Becermek istemeyense mutlak acılar ve amansız hüzünler içinde kıvranırken, ruhunu koruyabilmenin acıklı hikayesine tutunabiliyor sadece. Bu bir seçim meselesi. Mesele, seçiminin bedelini ödeyebilme cesareti. Sonucta birinin birilerine aşık olun demesiyle oldurulan ya da aslında öldürülen aşklar yığını ile sonsuz aşkın korkunç çıplak özgürlüğü arasında salınan insanlık halleri.
Bazen sadece neyin içine dograndigina göre kimlik değiştirmiş hıyarlık halleri gibi : yemlik ya da salatalık. Yeni ödünç alınmış, kolları kısa gelen ceketler gibi kimlikler, çok daha asortik durabiliyor.
" Salatalik".
Fransızlar bu "asil" kimliği bildiğimiz marula veriyorlar. Marul diyen yok hıyar diyemedigimiz gibi bizim. Ve biri çıkıp marul ve hıyara ol diyor. Ol deyince oldurulmus aşklarini anlatiyor "asortik" kelimelerle. Hep kavram salataları servis ediliyor akşam haberlerinde. Klaksonlu fişekli hem de havayi düğün alayları, halayları. Halay başlarında, zamanı durdurmak istediği yere ait olan insanlar. Mutlumsu, mutlumtrak, mutlanayazan......" dedim.


Beni dansa davet etti : " Voulez vous danser avec moi?"

Omer Devrim Karatop
7 aralik '16, Bel'Vil café / Paris